Hayatı yaşa?
Yaşamaya mecbursun?
Hayat çok güzel?
Bunun için ölmeye değmez?
Doğru mu acaba gerçekten?
Hayat cidden yaşamaya değer mi?
Aslında üç farklı insan tipi var bu hayatta;
-Hayatın yaşanacak kadar değerli olduğunu savunan.
-Hayatın yaşanmayacak derecede boktan olduğunu savunan.
-Hayatın ne olduğu umurunda olmadan, "sadece yaşayan."
Her tipinde aslında doğru olan tarafları da mevcut, doğru olmayan taraflarıda..
İlkine gelirsek;
Hayat gerçekten kimine göre yaşamaya değer.
İşi rast gider, istediğine kavuşur, aşkı yaşar, sevgiyi tadar, istediğini yapar, pekte fazla sıkıntı çekmez..
Evet. Hayat çoğu zaman yaşamaya değer.
Kötülüklere inat yaşamak gerekebilir, sırf onlara inat olsun diye.
Çoğu pisliği hayatından "siktir ettiğin" zaman, gerçekten yaşanılabilir bir dünya halini alır..
Ama çoğu zaman çok abartıp hayatı "siktir etmemek" gerekir..
Neden mi?
Çünkü "patron" hayattır..
Patron o olduğu için, seninle "uğraşmaz". Direkt olarak seni "siktir eder".
Tabii ki kendini "yaşamaya" çok kaptırmamak gerekir.
Unutmamak gerekir ki "pembe gözlüğün" sadece camları pembedir, yani senin gördüğün kısmı..
Hayat aslında çoğu zaman, çokta güzel değildir.
İkinci tipe gelelim;
Bu "kişinin" de aslında felsefesi çoğu zaman doğrudur..
Çoğu zaman da yanlıştır.
Dediğim gibi hayat çoğu zaman, çok güzel -ve haliyle yaşanası- değildir..
"Downface" grubununda dediği gibi.. "I'm Alone!"
Yalnızlık insanı hayata küstüren en büyük problemdir..
Evet "yalnızlıktır" asıl küstüren.. Para, yaşam kalitesi, hayat şartları, insanlar, davranışlar. Değildir.
Bazı zamanlar gelir ki insan gerçekten yaşamamak ister. Çoğu zaman "yaşama enerjisi" biter.
Sıkılırsın hayattan ya! Evet sıkılırsın. Öyle bi duruma gelirsin ki bazen. yaşamaktan bile sıkılırsın.
"Down in a hole!" diye bağırasın gelir. -Layne gibi bağıramasanda-
Bir deliğe girip hayatını orada geçirmek istersin. Çünkü hayat sana istediğin şeyi vermez.
Ama yine dediğim gibi bazen "hayata inat" yaşaman gerekir..
Bulutsuzluk Özlemi'nin de dediği gibi; "Yaşamaya Mecbursun.."
Üçüncü tip..;
Bu tip aslında en inanılası tiptir. Yaşamak, "sadece yaşamak"..
Düşünmeden, tasalanmadan, korkmadan, düşünmeden, ağlamadan, gülmeden.. Daha neler neler.
Çoğu zaman bu tipte yaşanmaz duruma gelir.
Çünkü amaçsız yaşamak gerçekten zordur. Hatta amaçsız insanın bile bi amacı vardır;
"Bi gün uğruna yaşamaya değecek bi amacının olması."
Bu durumda ne mi yapmak gerek?
Bütün tipleri karıştırıp kendine bir felsefe "yaratmak".
Çok mu zor geldi?
O zaman ruh halini değişken bir denklem olarak görüp, ruh haline göre "tiplerin felsefelerini" seçmek..
Belki de hayatta yapılabilecek tek şey budur..
Yaşamaya çalışmak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder