24 Aralık 2012 Pazartesi

11 Aralık 2012 Salı

Giray'dan..

Anlamların Anlamsızlığı
Kırık dökük kalpli bir şairin son şiiriyim sanki,
Acılarla , yaralarla,seninle dolu dizeler gibi,
Her an, ölüme en yakın gibi...
Meğer hiç tanımamışım seni;
Meğer ne güzel bir kadınmışsın; ne kolaymış seni sevmek
Meğer ne zor bir kadınmışsın; ne zormuş seni elde etmek,
Meğer ne kadar yanılmışız; ne yanlış insanlara değer vermişiz,
Meğer ne yalnızmışız; kalabalıklar içinde tek başımızaymışız,
Meğer ne çok meğerlerle dolmuş hayatımız;hep boşmuş bir yanımız...
Dünyamı aydınlatan büyük ışığım artık sönmekte ,
Yavaş yavaş her şey bitmekte...
Hayattan çıkardığım anlamlar anlamsızlaşmakta...
Anlamların anlamsızlığıymış aşk,
Ölüm ile yaşam arasındaki ince bir çizgiymiş...
Tatmamalıymış insan bu duyguyu seninle,
Bakma bana artık öyle,saplama kalbime mızraklar,
Belki de bunlar kırık dökük kalpli bir şairin yazdığı son mısralar...

-Giray Öz-

22 Ekim 2012 Pazartesi

Ödüller..

"Yalnızlık bir ödüldür, ta ki yalnız olduğunu anlayana kadar.."

11 Ekim 2012 Perşembe

Aloe Vera


Everybody lookin' my face,
Everybody touchin' my skin,
Hey you! Would you hold my hand?
Are you kiss me, kiss me again?
Come on, come on and touch me!

Aloe vera..

Who don't wants to forever livin'
Who don't wants to be a pretty,
Hey you! Would you beautiful life?
Are you use me, use me again?
Come on, come on an look me!

Aloe vera..

Can't anybody don't look your face?
Are you always forever alone?
Are your night always lonely?
Don't you want a beautiful face?
Come on, come on and come here!

Aloe Vera..

Than you have a beautiful face,
can everyone turn to you and see again.

Wyh don't you come and join us?
We got fun and a lot of time.
We love everybody and everything.
And the time is the goodbye time.
Come on, come on shake with us.

Aloe vera..

28 Ağustos 2012 Salı

Yine Bana Piç De ft. Giray Öz



Bağırsam duyar mı gözlerin?
Su akar deli bakar mı dedin?
Sen bana sen diye mi hitap ettin?
Sensiz ben nasıl sen olabilirim?
Sensiz sessiz nasıl durabilirim?
Seslerin sonsuzluğunda kayolabilirim.
Ama sendeki gibi kaybolamam asla.
Sen kayıplara karıştırırsın sadece beni.
Sadece sen yıpratırsın en saf hislerimi.
Sonsuz uçurumlardaki şelalelerde yıkarsın bedenimi.
Yine de arındıramazsın bedenimdeki seni.
O mis gibi kokunu, o saf tenini.
O delice sevişmelerimizi.
Aşkların tepesinden dibe doğru inişimizi.
Seni seviyorum deyişlerimizi
Sever gibi yapıp aslında delice korkularımızı.
Ama unutturamazsın asla dudağının tadını.
Nefesindeki o inanilmaz aromayı.
Ezine peyniri gibi tenin.
Sübliminal mesaj gibi gözlerin.
Boğuyor beni iste o maviliğin.
Boğulduğum o gözlerinin içindeki sen
Aslında içimde yarattığım idealimdeki sen.
Bir senden kalan içimdeki ben.
Bir de eski benden kalan sırtımdaki ben.
Ne haber peki göbeğindeki gamzelerinden.
Belki de terk edişindi tek doğrumuz.
Sensiz kalan bir ben ve bizsiz kalan bir evren..

Dikkat Not: Yazı bi rap şarkısı falan değildir. Öyle bi şey olmaz, olamaz.
Ayrı Not: Yazı zaten bi şarkı değildir. Düşünmedik.
Bi daha Not: Ft. ne ayak derseniz. Giraycığımla öyle doğaçlama konuşurken çıkan bir yazıdır.

Öyle işte.

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Nefret..

Bi insan neden nefret eder ki?

Kendinden?
İnsanlıktan?
Dünyadan?
Yaşamaktan?
Devletten?
Ondan?
Bundan?

Çoğu zaman hayat herkese adil davranmaz..

Çoğu zaman mı?!

Tamam tamam "hiç bi zaman" hayat herkese adil davranmaz..
Bir grup sürekli bokun içinde olmak zorundadır.

Diğer grupta kendi bokunu bu grubun üzerine atmaktadır..

Unutmamak gerekir ki bu grup bir değişkendir..

İnsan kendinden nasıl nefret eder ki?

Ediyor işte. Hem de ölümüne çoğu zaman..

Ne demiş Nirvana ? "I hate myself and i want to die!"

Gerçekten insanın böyle düşündüğü hiç olmuyor mu?

Nirvana ne kadar yanılabilir ki ?

Ne için öldüğü bile belli olmayan Kurt Cobain neden yanılsın ki?

İnsanlar gerçekten çok anlamsız..
Ne için yaşamadığını bilmeden, ölmek isteyen insanlar var.

Hiç bi işe yaramayıp, ölmeyi bile hak etmeyen insanlar var.

Hayatta tek yaptığı yiyip, içip, sıçıp senin o lanet oksijendeki payını düşürmek!

Neyse aslında konumuz bu değil..

Konumuz nefret!

Kendinden, diğerlerine kadar..

Aslında nefrette insan hayatında çok önemli ve kaçınılmaz bir "organ"..



25 Ağustos 2012 Cumartesi

Hayatı yaşamak?

Hayatı yaşa?
Yaşamaya mecbursun?
Hayat çok güzel?
Bunun için ölmeye değmez?

Doğru mu acaba gerçekten?

Hayat cidden yaşamaya değer mi?

Aslında üç farklı insan tipi var bu hayatta;

-Hayatın yaşanacak kadar değerli olduğunu savunan.

-Hayatın yaşanmayacak derecede boktan olduğunu savunan.

-Hayatın ne olduğu umurunda olmadan, "sadece yaşayan."

Her tipinde aslında doğru olan tarafları da mevcut, doğru olmayan taraflarıda..

İlkine gelirsek;

Hayat gerçekten kimine göre yaşamaya değer.
İşi rast gider, istediğine kavuşur, aşkı yaşar, sevgiyi tadar, istediğini yapar, pekte fazla sıkıntı çekmez..

Evet. Hayat çoğu zaman yaşamaya değer.
Kötülüklere inat yaşamak gerekebilir, sırf onlara inat olsun diye.
Çoğu pisliği hayatından "siktir ettiğin" zaman, gerçekten yaşanılabilir bir dünya halini alır..

Ama çoğu zaman çok abartıp hayatı "siktir etmemek" gerekir..

Neden mi?

Çünkü "patron" hayattır..
Patron o olduğu için, seninle "uğraşmaz". Direkt olarak seni "siktir eder".

Tabii ki kendini "yaşamaya" çok kaptırmamak gerekir.
Unutmamak gerekir ki "pembe gözlüğün" sadece camları pembedir, yani senin gördüğün kısmı..

Hayat aslında çoğu zaman, çokta güzel değildir.

İkinci tipe gelelim;

Bu "kişinin" de aslında felsefesi çoğu zaman doğrudur..
Çoğu zaman da yanlıştır.

Dediğim gibi hayat çoğu zaman, çok güzel -ve haliyle yaşanası- değildir..

"Downface" grubununda dediği gibi.. "I'm Alone!"

Yalnızlık insanı hayata küstüren en büyük problemdir..

Evet "yalnızlıktır" asıl küstüren.. Para, yaşam kalitesi, hayat şartları, insanlar, davranışlar. Değildir.

Bazı zamanlar gelir ki insan gerçekten yaşamamak ister. Çoğu zaman "yaşama enerjisi" biter.

Sıkılırsın hayattan ya! Evet sıkılırsın. Öyle bi duruma gelirsin ki bazen. yaşamaktan bile sıkılırsın.

"Down in a hole!" diye bağırasın gelir. -Layne gibi bağıramasanda-

Bir deliğe girip hayatını orada geçirmek istersin. Çünkü hayat sana istediğin şeyi vermez.

Ama yine dediğim gibi bazen "hayata inat" yaşaman gerekir..

Bulutsuzluk Özlemi'nin de dediği gibi; "Yaşamaya Mecbursun.."

Üçüncü tip..;

Bu tip aslında en inanılası tiptir. Yaşamak, "sadece yaşamak"..

Düşünmeden, tasalanmadan, korkmadan, düşünmeden, ağlamadan, gülmeden.. Daha neler neler.

Çoğu zaman bu tipte yaşanmaz duruma gelir.

Çünkü amaçsız yaşamak gerçekten zordur. Hatta amaçsız insanın bile bi amacı vardır;

"Bi gün uğruna yaşamaya değecek bi amacının olması."

Bu durumda ne mi yapmak gerek?

Bütün tipleri karıştırıp kendine bir felsefe "yaratmak".

Çok mu zor geldi?

O zaman ruh halini değişken bir denklem olarak görüp, ruh haline göre "tiplerin felsefelerini" seçmek..

Belki de hayatta yapılabilecek tek şey budur..

Yaşamaya çalışmak..










13 Ağustos 2012 Pazartesi

Yalnızlık.. -2

Hani bazen bi mekanda "kimseyi" tanımazsın,
O "yabancı" ortama arkadaşınla girersin.. Büyük beklentilerle.
Ama o piç hemen başka taraflara, tanıdığı insanlara doğru koşar -kaçar- adım uzaklaşır..
Senin haliyle canın sıkılır, telefonu eline alır tuşları aç-kapa yaparsın..

Sonra baktın ki olmuyor, listeden rastgele 3-5 numara seçer mesaj atarsın..

Beklersin, beklersin, beklersin, beklersin, beklersin, beklersin, "BEKLERSİN!"

..ama hiç biri geri dönmez.

O zaman kendini dünya üzerinde "gereksiz" bi varlık olarak görürsün..

Bu duygu nedir?

Ee duyamıyorum?

Bak bakalım etrafına.. "Ne" var orda?

Duyamadım ne dedin?!

"Hiç kimse yok" mu?

Ne o sesin "duvarlardan" yankı mı yaptı?

Şimdi anladın mı neymiş "o" duygu?

"YALNIZLIK!"



Kalanı Yalandır


Yalnızlığın dibinde,
Hayatın kendisinin içinde.
Yakından uzakta,
Uzakların göbeğinde..

Hayaller kaldı mı?
Gökdelenler arasında.
Hikaye masal içinde,
Ormanlar betonlar içinde..

Makineden hayatımız,
Otomatiğe bağlanmış kafalar.
Rüzgarla sürüklenen,
Boş kalmış yelkenli gibi kalpler..

Bir sen varsın,
Seninle olan dünyamda.
Olduğu gibi kalacaksa,
Yaşamadan kalan hayat mı var?

Her şey değişir,
Hiç bir şey aynı kalmaz.
Genelleme ile,
Her şey ölür, kalanı yalandır..

..Ve bir alıntıyla noktalıyorum;

"Hiçbir şey değişmez, ancak hiçbir şey de bir zamanlar olduğu gibi kalmaz.."

..Son, Ki

Bazen hayatta yapabileceğin tek şey;
"Siktiretmektir."

Tabi hayatta seni siktireder..

Etsin!

..Ve unutma ki "patron" hayatın ta kendisidir..

..Ki -7

...

En çok ne yapıyorsun ki?

Oturup düşünüyorum..

Başka bi şey yapamaz mısın ki sen?!

Zaten düzgün bi biçimde "becerebildiğim" tek şey bu!

Düşünülen şey ne?

Keşkeler, pişmanlıklar..

Ee sonra?

"Amıma koyayım!" diyerek dönüp arkamı yatıyorum..


..Ki -6

Belki de şarkıcı olmalıydık?
Milyon dolarlar içinde yüzebilirdik.

Milyon dolarlar içinde "boğulmak" ta bir seçenek tabii..

Peki ya diğer seçenek?

Bi "bok" olamamak!

Belki de hayatımızda uygun olan tek seçenek budur?

Zaten yıllardır "işaretlediğimiz" tek seçenek bu!

..Ki -5

Hayat gerçekten güzel değil mi?
Yaşanamıyor mu?

Bazen hayat Küba'da bir kadının bacağında "puro" sarmasını izlemek gibidir..

Puroyu yakarken tek kaygın;
"Umarım bacağı temizdir."

Olacaktır..

Ya da onun gibi bi şey.

..Ki -4

Tavana bakıp düşünmek lazım;
acaba "yarın" dediğimiz şey, "bu gün" dediğimiz şeye benzeyecek mi?
Ne kadar benzeyecek?

Her gün aslında hep dünün aynısıydı..
Değişen tek şey "takvimdeki numaralar"dı..

Hep mi?

Her gün aslında dünün aynısıydı.. Evet.

Ve "yarın" da hiç bi değişiklik olmayacak..

Çünkü hayat bi "devlet memuru" gibidir.

Ya da bi "devlet memuru emeklisi"...

Hayatı "tekerrür"den ibarettir..

"Monoton"luk yaşam tarzıdır..

"Değişiklik"i sevmez..

Hem de hiç!

..Ki -3

Peki ya bir zamanlar olan şeyler, 

şimdi olumsuz "şeyler" olmaya başladıysa?

Aslında onlar hep olumsuzdu..

Sadece çok iyi bi şekilde "kamufle" olmuşlardı.

..Ki -2



...Sonra kalkıp devam edersin hayata.

Hemde ne devam etmek!

Yataktan kalkmaya üşenirsin,

Tek gözünü açar, güne, dünyaya bakarsın;
Acaba gün değişti mi?
Farklı bi gün mü olacak?
Hayat bu gün daha mı güzel olacak?
Saat kaç?

Ama uyanınca anlarsın..

Ve dersin ki;

"Bu ne lan? Dünün aynısı!"

..Ki

Uyarı:
Metinler şizofrenik gelebilir.. Olabilir..

Düşünmek..

Neyi?

Her şeyi!

Mesela?

Bazen bi filmi,
Bazen kendini,
Bazen saatleri,
Bazen hayatı,
Bazen bu günü,
Bazen her günü,
Bazen boşa geçen günü,
Bazen boşa geçen bi ömrü!



Yalnızlık..

Sonu mutlu biten aşk filmlerine ağlıyorsan;
Sen yalnızsın demektir..

*

Orhan Veli'nin;

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bimezler..

Şiirini ezbere biliyorsan;
Sen yalnızlığı kabullenmişsin artık..

*

Yatağına uzanıp tavana bakarak "bu gün" 'ü düşünüyorsan;
Sen zaten yalnızsın..

*

Yatağa yattığında ,yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan, anla ki yalnızsın..

Sözünü duyduğunda yüzün düşüyor, içinden bi şeyler kopuyorsa;
Yalnız olduğun tescilli bi kere..

*

Şu an oturduğun yerden "Ben yalnız değilim ki!" diye bağırdığında sesin yankı yaptıysa..

Biliyorsun..