31 Ocak 2013 Perşembe

Düşünmek..

Düşünmek çoğu zaman vakit kaybıdır. 
Bazen karar verip sadece yapmak gerekir. Çünkü sonunu ya da olabilecek ihtimalleri düşündüğün zaman çoğunlukla yapmaktan vazgeçer ve tipik kaybeden olursun. 

"Asıl kaybetmek denen şey pişmanlık ve keşkelerdir aslında.."

Yapman gereken zaman geçtiğinde sadece pişman olursun ve o halinle kalırsın. Gerçek bir kaybedensindir işte o zaman. Hayat akıp gittiğinde ve seni geride bıraktığında Chet Baker'ın da dediği gibi "Time after time" da takılı kalırsın.  

"Neden ben? Neden hep ben geç kalıyorum?" dediğinde ya da "Neden gerekeni yapamıyorum?" dediğinde gerçeklerin farkına varırsın. Uzun süredir aklına olan ya da bunu şimdi yapacağım dediğinde bir şeyler engeller seni.. İşte o senin mutlu olmanı istemeyen lanet beyninin bir parçasıdır. Seni hep geride bırakan ve pişmanlıklar içinde boğulup dibe gömülmeni sağlayan beyninin lanet duygudan uzak olan kısmıdır.  

İçinden ne kadar çok istesen de kelimelere dökemez, saçmalar durursun. Bu durumda konu uzaklaşır ve senden soğur, hayattan soğur gider, öylece gider..

Sen de her zamanki kaybeden tarafınla baş başa kalırsın. Yine Chet Baker'ın dediği gibi "I fall in love too easly." durumu gelir bazen. Sadece sana öyle gelir aslında. Aşık falan olmazsın, sadece aşık olmaya ihtiyacın olduğunu düşündüğü için o lanet beynin sana oyun oynamaya, saçmalatmaya başlar. Sözler mantıksızlaşır, cümleler anlamsızlaşır, hayat seni tıpkı bir lavabonun içine atılmış hamam böceğine çevirir.. Ve sonunda yaptığı şey musluğu açıp senin lavabonun deliğinden bilinmezliğe doğru boğularak gittiğini izlemektir.

Hayat çok anlamsız, insan vücudu çok işlevsiz.. Özellikle de yukarıdaki "beyin" denilen kısmı.. 

"Hayat aslında bazen sadece kaybetmekten ibarettir.."